Perşembe , 18 Nisan 2024

Dizilerin perde arkasında ne var. Bu diziler sıradan değilmiş!





“Burası laik bir ülke. İçkiden rahatsız olan varsa gitsin evinde açsın orucunu. Bu halk bunun için çok mücadele verdi.” Laiklikten içki serbestisini çıkaran bir aklın oruç tutan büyük çoğunluk üzerinde kurmaya çalıştığı haksız tahakküm ise, ‘din düşmanlığı’ olarak yorumlanıyor. Muhafazakar kesime eleştirisiyle eleştiri oklarını üzerine çeken Kızılcık Şerbeti dizisine değinen Kalkan, “Kızılcık Şerbeti adlı dizide net bir şekilde kendini belli eden din ve dindar düşmanlığı tekrar üzerine düşünülmesi gereken bir sürece ve düzeye girmiştir. Din ve dindar düşmanlığı bu dizilerde açıkça kendini belli etmiştir. Birlikte yaşamak kültüründen nasibini alamamış senaristler ve yapımcılar, toplumun maneviyatına kurşun sıkmak için bütün fırsatları değerlendirilmektedirler.” vurgusunda bulunuyor. Fakat Kızılcık Şerbeti dışında iki yapım daha mevcut. Bunlardan bir diğeri, dindar kesimin zorba olarak ekrana yansıtıldığı Veda Mektubu dizisi.





DİNDARLIĞI ZORBALIK OLARAK GÖSTERİYORLAR Şubat ayı itibarıyla ekrana gelen Veda Mektubu, bir kesimin onca yıldır oluşturmaya çalıştığı yapay tabanlı ‘Muhafazakar-Seküler’ kavgasının bir başka tezahürü. Dizide iş kadını Alanur’un dansçı kızı Aslı, muhafazakar bir ailenin oğlu ile aşk yaşıyor. Ve ikili arasındaki düğüm, Aslı’nın müstakbel kayınvalidesinin evindeki mukabeleye katılmasıyla kopuyor. İslami değerlerden tamamen kopuk olan dansçı Aslı’nın görümceleri, haklı olarak mukabeleden önce başörtüsü bağlamasını istiyor. Burada mütedeyyin kesimin kızları, ‘zorbaymış’ gibi gösterilirken, Kur’an-ı Kerim dinlemeye kısa kıyafetle gelen Aslı ‘iyilik meleği’ hüviyetine bürünüyor. Ayrıca mukabeleye katılmış kadınların neredeyse tamamı, yarım bağlanmış başörtüleriyle hocalarını takip ediyor. Temeldeki bu eksiklik ise, alt metinde ‘yozlaşma’ veya ‘ahlaki erozyon’ olarak okunuyor. Yani, dansçı Aslı’dan başını bağlamasını isteyen görümceleri dahi başörtüsünü doğru bir şekilde bağlamadığı için muhafazakarların samimiyeti sorgulanıyor. Sosyolog Adnan Kalkan, bu aşılması güç engelleri, “Günümüzde aile sistemini yıkmanın en iyi ve en kolay yolu dizi sektörü ve medya olması sebebiyle din ve dindarlara zarar vermek isteyen kesimler özellikle bu platformlarda ciddi çalışma yapmaktadırlar. Burada muhafazakar ve dindar camianın duruşunun netleştirmesi ve sadece tenkit edip eleştirmekle yetinmeyip aynı zamanda alternatifler oluşturması gerekmektedir.” ifadeleriyle anlattı.




Sonraki Haber

Selçuk Reis Yaptı Yapacağını

Selçuk Reis Yaptı Yapacağını Hakkari’de ziyaretler yapan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Çukurca ve …