Cumartesi , 20 Nisan 2024

KORONA HEMŞİRESİNDEN AĞLATAN VASİYET






Koronavirüs belası ülkemize geldiğinden beri hem vatandaşların hem de sağlık çalışanlarının psikolojisi yerle bir olmuş vaziyette…
Olmaması mümkün mü?
Ülkece, milletçe zor günlerden geçiyoruz…









Kaygı, endişe had safhalarda…
Ama geçecek bu kara, acı günler geçecek, hem de delip geçecek…
Bazı vatandaşlar “Evde kal!” uyarısına her nedense inat ve ısrarla uymazken, bazı sağlıkçılar da vasiyetlerini sesli olarak dillendirmeye başladı bile
Paylaşımlarında evlerinden çıkarken helalleşip ayrılıyorlar sevdiklerinden…
Okuyunca insanın içi ürperiyor…




Kimi çocuğunu koklayıp öpemeden iki metre uzaktan hasretle bakıyor…
Kimi yavuklusunun yüzünü özlüyor…
Zor çok zor!




İlimiz kamu hastaneleri yöneticileri eylem planlarını hazırladı. Evlerine gitmek istemeyen sağlık emekçileri için hastanelere yakın mesafede olan sosyal tesis, otel ve yurtlar ayarlanmaya, tahsis edilmeye başlandı
Hastane yöneticileri evlerinde kalmak istemeyen sağlıkçıların taleplerini almaya başladıklarını söylediler…
Şimdi sizlere daha birkaç gün önce ilimizdeki bir kamu hastanesinde yoğun bakım ünitesinde çalışan bir kahraman hemşirenin vasiyetini paylaşacağım…
Buyurun…




“Ben yoğun bakım hemşiresiyim. Yaklaşık 20 yıldır çalışıyorum. 20 yıl daha çalışırım eyvallah. Bir gün ‘of’ demedim. Bundan sonra da demem. Hastalarımdan çok kereler çeşitli hastalıklar kaptığım oldu. Saldırıya maruz kaldığım da oldu takdir edildiğim de. İlk defa korkuyorum… Ailemin tek çalışanıyım. 17 yaşında bir oğlum var. Onu babasız büyüttüm. Alın terimle, emeğimle. Kimseye minnetim olmadı. Şimdi korkuyorum çünkü ona temiz adımdan başka bırakacak bir şeyim yok. Eğer bu işten yenik düşersem, ülkeme vasiyetimdir… Evladımı okutun lütfen. Çok iyi bir çocuktur. Dersleri de iyidir. Hayvanları sever, gözetir. Tarihçi olmak istiyor. Okuyor, araştırıyor. Öğretmenleri de değer veriyor ona… Siz de emanetime değer verin. Yavrumu okutun!”




Gelecekten umudu kesmek, geleceğe kaygı ile bakmak ne acı…
İnanın yürek atmakta tereddüt ediyor…
Evet, sağlıkçılar gerçekten korkuyorlar ve tedirginler…
Hem kendileri hem aileleri hem de sevdikleri için…




Bu yüzden birçok sağlıkçı, “Aileme virüs bulaştırabilirim!” endişesiyle bavullarını toplayıp evlerinden ayrılmaya başladılar bile…
Çünkü, bizlerin uzak durduğu, durmaya çalıştığı koronavirüsüyle burun burunalar. İşlerini gururla yaptıkları gibi bir insan olarak da korkuları var elbet…
Üstüne basa basa hem kendinizi hem ailenizi hem de bizleri düşünerek “Evlerinizden çıkmayın lütfen!” diye bağırıyorlar…
Bakın bir hemşire haklı olarak bizlere nasıl sitem ediyor:
“Siz evinizde oturmazken sağlık camiası evinden helalleşip çıkıyor…
Siz parkta gezerken sağlık camiası vaziyetini hazırlayıp ailesine bırakıyor…
Siz karantinadan kaçarken, sağlık camiası virüsten kaçışı olmadığını bilerek, solunum cihazına bağlanmadan hastalığı atlatabilmek için dua ediyor…
Siz maske eldiven bırakmazken, sağlık camiası hastalarına virüs taşımasın diye dört katı parayla maske alıyor…





Siz umarsızca “Kaderde varsa…” deyip virüs saçarken sağlık camiası siz yaşayın diye ölüyor…
Haydi Türkiye devam et evde kalmaya!
Ama sokaklarda gezerken düşün! Günü geldiğinde bu vebali nasıl ödersin?”
***
Ve daha neler neler…
Onlar ölümü göze aldı da bizler evde kalmaya bir türlü dayanamıyoruz, kabul edemiyoruz…
Evde camdan dışarıyı seyretmek, yoğun bakımın tavanını seyretmekten daha iyi değil midir acaba?
Biraz empati ve biraz sabır lütfen…
Çok mu zor!

Sonraki Haber

Tokat’taki depremi önceden bildi! Sosyal medyada gündem oldu

Tokat’taki depremi önceden bildi! Sosyal medyada gündem oldu Sismik aktiviteleri inceleyen bir hesap, sosyal medyada …