Cuma , 19 Nisan 2024

Kur’an’da geçen şifa ayetleri ve şifa veren dualar…






Kur’ân ile tedavi nedir, nasıl olur? Kur’ân ile bütün hastalıkların tedavisi mümkün müdür? Rukye nedir, nasıl yapılır? Rukye ile tedavi caiz midir? Kur’an’da geçen şifa ayetleri ve şifa veren dualar…
Kur’ân’la tedavi ile ilgili hadisler ve hadislerin açıklaması…
1- Hz. Ali (r.a.) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:
Devanın en hayırlısı, Kur’ân’dır.” (İbn-i Mâce, Tıb, 28, 41
– Hz. Ayşe (r.a.) şöyle buyurur:
“Resûlullah yatağına girdiği zaman, Kul hüvallâhu ehad ve Muavvizeteyn’in (Felâk ve Nâs sûrelerinin) tamamını okuyarak avucuna üfler, sonra elleriyle yüzünü ve vücudunun erişebildiği yerlerini meshederdi. Rahatsızlandığında bunu, kendisi için benim yapmamı isterdi.” (Buharî, Tıb, 39)
HADİSLERİN AÇIKLAMASI
Allah Teâlâ, yarattığı her derdin muhakkak şifâsını da var etmiştir.[1] Bunun için hastalıkların şifâsını aramak îcâb eder.
Peygamber Efendimiz, kendisine:
“–Yâ Resûlallah! Tedâvî olalım mı?” diye soranlara:
“–Tedâvî olunuz! Allah -azze ve celle-, ihtiyarlık hariç, her derdin devasını yaratmıştır” cevabını vermiştir. (Ebû Dâvûd, Tıb, 1/3855; İbn-i Mâce, Tıb, 1)
Şarapla tedâvi olduklarını söyleyen kimselere de:
“O, deva değil derttir” buyurmuş ve bundan nehyetmiştir. (Tirmizî, Tıb, 8/2046)
Herşeyin sahibi ve hâkimi olan Cenâb-ı Hak, bütün hâdiseleri sebeplere bağlamıştır. Çünkü bu âlemi Âlemü’l-esbâb, yani sebepler âlemi kılmıştır. Dolayısıyla hastalıkların tedâvisini de bazı ilaçlara havâle etmiştir. Esasen hastalıklarla meşgul olmak, tıp ilminin mevzuudur. Bununla birlikte, Allah’a dua etmenin luzûmu ve faydası da hiçbir zaman inkâr edilmemelidir. Her şeyde olduğu gibi hastalıklarda da dua son derece ehemmiyet arzeder. Çünkü, herşey Allah’ın elindedir. Peygamber Efendimiz’in hastalar için okuduğu pek çok dua nakledilmiştir. Efendimiz, dua ile birlikte hastalar için Kur’ân’dan bazı âyet ve sûreler de okumuş ve böyle yapanları tasvîb etmiştir.




KUR’AN’DA GEÇEN ŞİFA AYETLERİ – ŞİFA VEREN DUALAR
Kur’ân ile tedâvide en fazla tatbik edilen metod, şifâdan bahseden âyetlerin okunmasıdır. İmam Kuşeyrî’nin anlattığına göre, oğlu hastalanmıştı. Durumu o derece kötüleşti ki hayatından ümitlerini kestiler. İmam Kuşeyrî, rüyâsında Peygamber Efendimiz’i gördü. Oğlunun hâlini ona arzetti. Allah Resûlü de kendisine Kur’ân’daki şifâ ayetlerini hatırlatarak onları okumasını söyledi. Kuşeyrî, Efendimiz’in tavsiyesini yerine getirince oğlu kısa sürede şifâya kavuştu. (Bkz. Âlûsî, XV, 145, [İsrâ 17/82])
Şifâ âyetleri şunlardır:
“…Allah, mü’min bir topluluğun kalplerine şifâ versin/gönüllerini ferahlatsın.” (Tevbe 9/14)
“…Gönüllerdeki dertlere şifâdır…” (Yûnus 10/57)
“…Onların (arıların) karınlarından çeşit çeşit renklerde bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…” (Nahl 16/69)
Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (İsrâ 17/82)
“Hastalandığım zaman, bana O şifâ verir.” (Şuarâ 26/80)
“…De ki: O (Kur’ân), inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifâdır…” (Fussılet 41/44)
Okuyarak tedâvîde, kalbin ihlâs üzere olması çok mühimdir. Bu usûlün fayda verebilmesi için, ihlâs ve samîmî bir niyetle sırf Allah rızâsı için hareket edilmeli ve gece gündüz Kur’ân ile hemhâl olunmalıdır. Kişinin yaptığı fiiller, söylediği sözleri, okuduğu âyet ve duaları yalanlamazsa, Kur’ân’ın şifâsı daha çabuk tahakkuk eder.
İbn-i Kayyım el-Cevziyye, Kur’ân’ın hem ruhânî hem de bedenî hastalıklara şifâ oluşuyla alâkalı şu îzâhta bulunur:
BÜTÜN HASTALIKLAR İÇİN ŞİFA: KUR’AN




Kur’ân, kalbî ve bedenî, dünyevî ve uhrevî bütün hastalıklar için tam bir şifâdır. Fakat sıradan herkes, onunla şifayab olmaya ehil değildir. Hasta olan kimse onunla güzel bir şekilde tedâvi olur, kesin bir iman, tam bir ihlâs ve doğrulukla, bütün şartlarına riayet ederek onu hastalığının üzerine koyar ise, hastalık ona karşı asla mukavemet gösteremez. Göklerin ve yerin Rabbı olan Allah’ın kelamına karşı hastalıklar nasıl mukavemet edebilir ki? O kelam, dağların üzerine inseydi onları darmadağın eder,
yeryüzüne inseydi onu paramparça yapardı.[5] Hiçbir kalbî ve bedenî hastalık yoktur ki, Kur’ân’da onun tedâvisi ve ondan korunma yolu gösterilmiş olmasın! Lâkin bundan, sadece kitabını anlama hususunda, Allah’ın kendilerine hususî bir anlayış verdiği kimseler istifâde edebilir.[6] Abdullah bin Mesut (r.a.) şöyle buyurmuştur:
Size şu iki şifâ kaynağını tavsiye ederim: Bal ve Kur’ân!” (İbn-i Mâce, Tıb, 7)
Burada Kur’ân-ı Kerim’in yanında şifa olarak “bal”ın da tavsiye edildiğini görüyoruz.
Balın şifâ olduğu Kur’ân-ı Kerîm’de de haber verilir. Cenâb-ı Hak, arıların yaptığı muhtelif renklerdeki balda, insanlar için şifâ olduğunu beyan eder. (Nahl 16/69)
ŞİFA VEREN ÜÇ ŞEY
Bu sebeple tatlı ve balı seven Resûlullah[7] bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Şifâ üç şeye münhasırdır:
Bal şerbeti içmek,
Hacamat yaptırmak,[8] Ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi (zarûrî bir hâl olmadıkça) ateşle dağlamaktan men ederim.” (Buhârî, Tıb, 3)
BAL ŞERBETİ NEYE İYİ GELİR? – ŞİFA VEREN ŞERBET
Allah Resûlü, ashâbından hasta olanlara bal şerbeti içmelerini tavsiye ederdi. Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, bir adam Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“–Kardeşim midesinden rahatsız, (ne yapayım?)” diye sormuştu.
Resûlullah:
“–Ona bal şerbeti içir!” buyurdu.
Adam denileni yaptı. Bir müddet sonra tekrar gelip:




Allah Resûlü, ashâbından hasta olanlara bal şerbeti içmelerini tavsiye ederdi. Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, bir adam Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“–Kardeşim midesinden rahatsız, (ne yapayım?)” diye sormuştu.
Resûlullah:
“–Ona bal şerbeti içir!” buyurdu.
Adam denileni yaptı. Bir müddet sonra tekrar gelip:
Bal şerbeti içirdim, ancak bu, onun rahatsızlığını artırmaktan başka bir işe yaramadı” dedi…
Adam bu şekilde üç defâ gidip geldi. Sonunda Resûlullah:
“–Şüphesiz Allah Teâlâ doğru söylüyor, kardeşinin karnı ise yalan söylüyor!” buyurdu.
Bundan sonra o zât kardeşine bir kere daha bal şerbeti içirdi ve hasta şifâya kavuştu. (Buhârî, Tıb, 4; Müslim, Selâm, 91)
Resûlullah Efendimiz, son sözüyle, balda insanlar için şifâ olduğunu bildiren âyetin[9] doğru olduğunu ve buna her Müslümanın, kesin bir şekilde inanması gerektiğini anlatmıştır.[10] [1] Buhârî, Tıb, 1.] Son günlerde inancın, duanın ve Kur’ân okumanın insan sağlığına tesiri üzerine bazı ilmî araştırmalar yapılmaktadır. Onlardan birkaçına burada temas edebiliriz:
Âyet-i kerimelerde şöyle buyrulur:
“Eğer biz bu Kur’ân’ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri, insanlara düşünsünler diye veriyoruz.” (Haşr 59/21)
“Eğer dağları yürütecek, yeri param parça edecek ve ölüleri konuşturacak bir kitap olsaydı, işte o, Kur’ân olurdu…” (Ra’d 13/

Sonraki Haber

Tokat’taki depremi önceden bildi! Sosyal medyada gündem oldu

Tokat’taki depremi önceden bildi! Sosyal medyada gündem oldu Sismik aktiviteleri inceleyen bir hesap, sosyal medyada …