Cumartesi , 18 Mayıs 2024

O BİR HAFIZ EŞİ İLE YENİ EVLENMİŞTİ HER GENCE ÖRNEK GERÇEK BİR OLAY BU





“O zaman kim hazırladı Zehra abla?” Diye soran kadınlara “oğlum Enes hazırladı” dedi. Kadınlar hep bir ağızdan “Maşâallah, onu alacak kız yaşadı desene” deyip gülümsediler. “Oğlanı daha evermiyor musun? Ne bekliyon? Tam yaşı. Çocuğun başını bağla” dedi Arife nine. Arife nine köyün en yaşlı kadınıydı. “Aslına bakarsanız ben de o niyetle geldim köye ama geldim geleli gözüme kimse rastlamadı. Köyde genç kız yok mu?” Deyince, Emine; “olmaz mı var tabi ama bizim köyün kızları halı dokuma kursuna gidiyor. Kazandıkları parayla da aile bütçesine katkı sağlıyorlar” dedi.





İstersen seni kursa götürelim de bir bak deyince Zehra heyecanlandı. “Çaydan sonra hemen gitsek olur mu? Bizim çok bi zamanımız yok da.” Kadınlar Zehra’nın heyecanlanması üzerine gülüştüler ve “olur olur gideriz Zehra abla sen merak etme” diyerek çaylarını keyifle yudumladılar. Zehra misafirleri arasında yer alan ve daha iki yaşlarındaki küçük çocuğa sahip olan Esma’ya ve yaşlı nineye “rica etsem sizde gelir misiniz?” dedi ve onlarda kabul etti. Çay faslı bitince, birkaç kişi evine gitti, diğerleri olduğu gibi kızların bulunduğu kursa doğru yola çıktı. Zehra eli boş gitmek istemediğinden Enes’in yaptığı hamur işlerinden güzel bir tabak yapıp götürdü. Zehra kursa gittiği zaman çok güzel ağırlandı ve oturması için yer gösterildi. Yaşlı nineyle ve çocuklu kadınla birlikte yan yana oturdu. Kızlar, çocuklu kadının yanına gelip küçük sevimli çocuğun yanaklarını öpüp, saçını okşadı.

Zehra ilgi ile kızları takip ediyordu ama daha karar verememişti. Derken kursa sonradan bir kız geldi. Kız, hocasına; hocam kusura bakmayın yine çok geciktim diyerek misafirlerin yanına geçip hoş geldiniz dedi. O da diğer kızlar gibi bebeğin yanaklarını öptü ama daha sonra ninenin yanına geçip eline uzandı, öptü, halini hatırını sordu. Zehra’nın bakışları bu güzel terbiyeli kızın parmaklarına kaydı. Yüzük yoktu. Onu tanıyan bir kadın, “köyümüzün en güzel kızı. Hem de hafız. Kimler istedi de varmadı” dedi. “Allah için hem güzel hem de terbiyeli” dedi Zehra. “İsmi nedir?” “Elif” dedi kadın.





Zehra acele ile yerinden kalkıp, Elif’in yanına gitti ve hayırlı bir iş için akşama ziyaretlerine geleceklerini söyleyip telaşla eve gitti. Zehra’nın yüzünde güller açıyordu. Nihayet aradığını bulmuştu. Müjdeyi oğluna verdi ve akşama kız istemeye gidileceğini söyledi. Zehra hazırlıklarını yaptı. Köye gelirken ne gerekiyorsa zaten alıp getirmişti. Akşam namazını kılıp yola komşuları ile çıktılar. Enes heyecanlıydı. Bakalım annesi ona nasıl bir kız seçmişti, merak ediyordu. Komşu kadın; burası diye bir ev gösterdi. Enes’in kalbi heyecandan sanki yerinden çıkacak gibi olmasına ve annesinin kendine eş olarak kimi seçtiğini merak etmesine de rağmen, eve girmeleri için kendilerine kapıyı açan kıza başını kaldırıp bakamadı.





Kızda utanmış, hoş geldiniz derken bile sesi titriyordu. Kızın sesindeki utangaçlığı hisseden Enes, bir ara kafasını kaldırıp kıza baktı ve kızın güzelliği karşısında dili tutuldu. Aslında bu kadar güzel bir kız beklemiyordu. Üstelik de hafızdı. Eve girince Enes, Elif’in anne ve babasının ellerini öptü ve hayır dualarını aldı. Zehra, “Allah’ın emri, peygamberimizin kavli ile oğluma kızınızı istiyorum” deyince kızın annesi ve babası “bir ömür yaşayacak olan o. Kararı anca kızımız verebilir” dedi. Zehra “o zaman çocukları görüştürelim de bi konuşsunlar” dedi ve gençleri konuşmaları için bir odaya götürdü. İslami usule göre, gençler konuşurken yanlarında mahrem olan yani nikah düşmeyen birinin olması gerektiğinden Zehra’da yanlarında kaldı.





Enes, Elif’i beğenmiş ve kızın tavırları çok hoşuna gitmişti. Evlilikten beklentisini ve kendisiyle evlenip evlenemeyeceğini sordu. Kız mahcup şekilde yere bakarak “ben sizinle evlenemem” dedi. Enes şaşırdı. Hiç böyle bir şey hayal etmemişti. “Neden” diye şaşırmış şekilde sordu Enes. “Yoksa beni beğenmedin mi?” diye de ekledi. Kızın yüzü kızardı ve “yo ondan değil” “Annem ve babam yatalak. Benden başka kimseleri de yok. Evlenerek onları yüz üstü bırakamam.” Deyince Zehra bir kez daha ne kadar doğru bir karar verdiğini anladı ve “benim güzel kızım, sen yeter ki kabul et anneni de babanı da götürürüz yavrum. Onları en iyi hekimlere muayene ettiririz” dedi. Enes’te başıyla onaylayınca kız ağladı ve “biliyor musunuz geçenlerde rabbime; “bana öyle bir eş nasip et ki benimle evlenmek istediği zaman annemi ve babamı da yanına alsın. Hürmette kusur etmesin.” Diye dua etmiştim,





Allah’ıma hamd olsun duamı kabul etti. O dua edenlerin duasını kabul edendir. Ben buna şahidim” dedi ve evlenme teklifini kabul edince Zehra sevindi ve çantasından söz için hazırladığı yüzükleri çıkararak gençlerin parmağına taktı. Kısa sürede düğün için gereken tüm hazırlıklar tamamlandı. Resmi ve dini nikah kıyıldı. Zehra, hiçbir masraftan kaçınmadan, fakir fukara ayırt etmeden yemeklerin dağıtıldığı güzel bir düğün ile oğlunu evlendirdi. Enes ve Elif görücü usulü evlenmiş olmalarına rağmen birbirlerini çok sevmiş ve sevdalanmışlardı. Oğlunun mutluluğu ile mutlu olan Zehra, güzeller güzeli gelinini ve onun anne babasını da yanına alarak kısa süre içerisinde evine geri döndü…





Anne babasının tedavisi ile Enes ilgileniyordu. Onların bu ilgisini gören Elif çok ama çok mutluydu. Hem anne babası yanında, hem tedavileri, hem ahlaklı biri ile elenmiş olmak onu ziyadesi ile mutlu oluyordu. Ama ta ki o sorun ortaya çıkana kadar.
Enes yakışıklı ve zengin bir genç olduğu için onu rahatsız eden mahalleye yeni taşınan bir kız vardı. Evleri karşılıklıydı. Enes’in halinden ve zenginliğinden dolayı etkilenmiş, onunla konuşmak için fırsatlar üretiyordu hep.

Enes ise evli olduğu için konuşmasına dikkat ediyor ama kızın ilgisi yine de onun kafasını karıştırıyordu. Bi akşam güzel mesajlar atarak Enes’ten hoşlandığını söyledi. Enes evli olduğunu böyle bir iletişimde bulunmaması gerektiğini söylese de kız pes edecek gibi değildi. Elif’te Enes’in son günlerdeki tedirginliğin farkına varmış ama bir anlam verememişti. Enes uyurken yine cebine gelen mesaj bildirimini gayri ihtiyari gördü. İşte o an beyninden vurulmuşa döndü. Enes’in başka biri ile gönül bağı olduğunu anlayıp ne yapacağını bilemez şekilde diğer odaya gidip tedirginliğin verdiği üzüntü ile ağlamaya başladı.





Enes’e mesajdan bahsetmedi. Günler böyle geçti. Kız sürekli Enes’le görüşmek için fırsat kolluyor, mesajları eksik olmuyordu. Enes’te bu ilgiden yavaş yavaş etkilenmeye başlamıştı. Eşine olan tavırları değişmişti. Elif her şeyin farkında ama kimseye bir şey diyemiyor, çaresizlik içinde kıvranıyordu. Sonunda Enes’e mesaj atan kızı öğrenmişti. Yakın komşularıydı. Kız çok rahat biriydi. Erkekler ile konuşurken hiç çekinmeyen, sosyal yaşamında eğlenmeyi seven biriydi. Onunla mı konuşsam, annemle mi konuşsam, Enes ile mi konuşsam diye çaresizlik içindeydi. Çünkü eşi yavaş yavaş kayıyordu. Her evlilikte sıkıntılar imtihanlar olurdu ama bu biraz ağır gelmeye başlamıştı.

Sonraki Haber

Belediye başkanı hayatını kaybetti

Belediye başkanı hayatını kaybetti Aksaray’ın 1984-1994 yılları arasında CHP’den belediye başkanlığı yapan ve şehre önemli …