Ardından da istihareye yattım. Kendimi Hürriyeti Ebediye İlkokulu’ndan mezun olan arkadaşlarımın arasında buldum. 12 kişi olduk masada. Hal hatır sormalardan sonra konuyu bir kadın arkadaşımız Cumhurbaşkanlığı seçimine getirdi. Kime oy atacağını söyleyip, bizim de tercihimizi öğrenmek istedi. Ancak benim de aralarında olduğum bir kaç kişi tercihini açıklamaktan kaçındı. Siyaset sohbeti saatlerce sürdü. Kimsenin fikrini kabul ettirebilmek için ses tonunu yükseltmemesi beni çok mutlu etti. Fikir tartışmaları yaşandı. Dağıldıktan sonra bir taksiye binerek oyumu kullanacağım okula gittim. Cep telefonumun tarihi Mayıs ayını gösteriyordu. Saat ise 14.30 civarındaydı.
2. kata çıkıp, oy kullanacağım sınıfın önündeki listeden adamı buldum. Kuyruğa girdim. Önümde 4 kişi vardı. Sıra bana geldi ve oyumu kullandım. Bu da seçimlerin ertelenmeyeceğine işaret ediyordu. O sırada uyandım. İlk defa terlememiştim. Gayet sakindim. Sehpanın üstünde duran sudan bir bardak içtim. Tekrar uyudum. Bu kez seçim öncesine gittim. Günler gözümün önümden film şeridi gibi geçiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Devlet Bahçeli’yi ayaküstü sohbet ederlerken gördüm. İkisinin de yüzleri gülmüyordu. Bir ara anketlerden bahsettiler. Erdoğan’ın ‘Son hamleler hafta başı peş peşe gelecek. Çok şey değişecek.
Görürsün bak’ demesini net duydum. Onlar makam araçlarına binerek uzaklaştılar. Bu sırada ben de çıkışa doğru yöneldim. 3 kişi hem yürüyor hem de konuşuyorlardı. ‘Onun yerine şu olsa seçimi rahat kazanırdık’ dedi içlerinden biri. Öbürü ise ‘Ben aylardır söylüyorum ama o gelir mi’ diyerek ses tonunu düşürdü. Bu kez Millet İttifakı’nın toplantısının yapılacağı yere gittim. Gözlerim Meral Akşener’i aradı. Onu gördüm. Onun da suratı asıktı. Kemal Kılıçdaroğlu ise yine gülerek önüne kim geldiyse eline sıkarak hoş geldiniz diyordu.
Millet İttifakı’nın diğer başkanlarını da gördüm. Ama tuvalete doğru yönelince orada da duvar kenarında kulis yapılıyordu. İrice bir erkek ‘Burada ne badireler yaşandı bilemezsiniz. Sinir sistemimiz felç oldu. Ama bu günlere geldik’ demesini de net şekilde duydum. Seçimin elbette bir kazananı olacak.
Ama partiler o sandığa gidene kadar basına bile yansımayan çok olaylar yaşanabilir. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı er veya geç ortaya çıkacak. Sonuç olarak sesler yükselecek, aksiyonlar yaşanacak. Ne kadarının medyaya sızacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
