Cuma , 26 Nisan 2024

Münir Özkul: “Bize inançsızlık telkin edildi, tuvaletlerde abdest alırdım.”





Münir Özkul: “Bize inançsızlık telkin edildi, tuvaletlerde abdest alırdım.”
Münir Özkul, 1986 yılında Zafer dergisine bir röportaj vermiş, Zafer dergisinin Haziran ayında yayınlanan röportajında Allah inancına kavuştuğu, kendisine ve çevresine yapılan inançsızlık telkinlerini anlatmış.



Yeşilçam’ın usta sanatçısı Münir Özkul 93 yaşında evinde vefat etti. 1986 yılında Zafer dergisinde geniş bir röportajı yayınlanmış.
Gücünü doğrudan doğruya Allah’tan alan bir sanatçı yüreği
Vehbi Vakkasoğlu’nun “Arayış” başlığını koyduğu Münir Özkul söyleşisini okuyucusuna şu cümlelerle takdim ediyor: “Hangi durumda olursa olsun, gerçeği arayan insan eninde sonunda düzlüğe çıkıyor. Kurtulmaz sanılan nice kimseler, bu arzuya samimi olarak taşıdıkları için aydınlığa kavuşuyor.



Tiyatro sanatçısı Münir Özkul da bu bahtiyarlardan biri. İbret ve heyecanla takip edeceğinizi inandığımız bu sohbetini sunuyoruz. Ünlü sinema ve tiyatro oyuncusu Münir Özkul, bütün cemiyeti ve candanlığı ile karşımızda… Geçirdiği değişimin de güçlendirdiği hisli bir sesleniş ta yüreğinden, yüreğinin tam içinden konuşuyor.



Bu, binbir çileyle ve ıstırapla yaralı bir yürek… Yarım asra yaklaşan bunalımlardan silkinme hamlesi yapan ve bu hamle gücünü de imandan, yani doğrudan doğruya Allah’tan alan bir sanatçı yüreği… Evet, karşımızda konuşan insan baştan aşağıya, tepeden tırnağa kalp kesilmiş…. Sorularımıza cevap olan sözler kelimeler mi, yoksa bir duygu coşkunluğu içindeki kalbin ürperişleri, titreyişleri ve seğirişleri mi?”



Bize inançsızlık telkin edildi
Vakkasoğlu: Münir Bey, içinde bulunduğunuz, inanç, fikir ve anlayış değişmesi bizi çok sevindirdi. İnşaallah hayatınız da yansıyacak olan bu iç değişmesi devam edecek ve tamamlanacaktır.



Özkul: İnşallah Efendim, çok teşekkür ederim… Vakkasoğlu: Ben sizdeki bu değişmeyi sormak istiyorum. Niçin değişmek istediniz? Bunu gerektiren huzursuzluklarınız, bunalımlarınız dertleriniz nelerdi?



Özkul: Huzursuzluk, tek kelimeyle inançsızlıkta. Çünkü inanacak hiçbir şeyim yoktu. Ben o zamanlar bugün inandığım şeyleri inkar etmek istiyordum. Çünkü, yine o zamanlar bize şöyle telkinler yapılıyordu:



“Müsbet kafalı olun. Görmediğiniz şeylere inanmayın. Herkesin kafası ve bilinci var. Bunun için de anlamadığınız şeye inanmayın.” Sonra ilkokul sıralarında da bu telkinleri destekleyen icraatlar yapıldı. Tam hatırlamıyorum, camiler mi kapatıldı, namaz mı yasaklandı, bir şeyler oldu yani… Ya da o zamanki biz gençlere mi öyle geldi bilemiyorum. Bütün bunların sonunda bizim kafamıza sokulan temel fikir şöyle oldu:



Dindarlık ve inanç sahibi olmak gericiliktir. İnançsızlık ise ilericiliktir. Bu da ne demektir pek derinlemesine anlamamıştık ama içimizde beliren sonuç yorum oldu. Bunun tesiriyle hepimiz yavaş yavaş o yönde ve anlayışta yetiştik. Ve beni Küçük Sahne’de tiyatro oyuncusu iken, bilinçli olarak “hiçbir şeye inanmıyorum” dedim. (1961) Ve böyle demeyi de, babamı geçmek zannettim. Somut olarak bunu buldum.
Babam beş vakit namazlıydı
Vakkasoğlu: Öyleyse, babanız o zaman sizin için dini temsil ediyordu.


Sonraki Haber

İzmir Karaburun’da korkutan deprem

İzmir Karaburun’da korkutan deprem İzmir’in Karaburun ilçesinde deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları …