Cuma , 26 Nisan 2024

KOCASI DÜĞÜNDEN 6 HAFTA SONRA KAYBOLDU, GERÇEK TAM 68 YIL SONRA AÇIĞA ÇIKTI





Kutlamak için fazla erkendi. Ne yazık ki toplanan bilgiler birbirini tutmuyordu: bir raporda Billie’nin hiç kuşkusuz kayıp olduğu iddia edilirken, bir başkasında ise ö-lü bulunduğu yazıyordu. Aramalar yıllarca sürdü ama Peggy gerçeği öğrenme macerasında durmak bilmiyordu. Sonuçsuz kalan araştırmalar ve duygusuz kişilerle iletişime geçmek çok can sıkıcı olsa da, Peggy pes etmeye razı değildi. Çok yakında ömrü boyunca süren araması bir sonuca varacaktı.





2005 yılı geldiğinde Billie’nin konumu ve kaderi hâlâ gizemini koruyordu. Peggy’nin şehrinden sorumlu meclis üyesi Thornberry sahneye çıkıp bir konuşmasında Billie’nin sa-vaşta kaybolan bir asker olduğunu duyurdu. Thornberry anlattığı şeylerden bihaberdi ve ekibi de düzgün bir araştırma yapmamıştı, bu yüzden de düşüncesizce asılsız varsayımlarda bulunmuşlardı. Thornberry nihayetinde hiçbir bilgisi olmadan konuştuğu için pişman olduğunu belirtti.





Durumu “yanlış ifade ettiği” için özür diledi ama ne kadar pişman olursa olsun Peggy’nin çaresizce ihtiyaç duyduğu gerçeği ona sunması mümkün değildi. Peggy, kocasının başına ne geldiğini öğrenmeyi hak ediyordu. Oysa gerçeğin ona çok yakın olduğunu, Billie’nin bir akrabası tarafından keşfedilmeyi beklediğini bilmiyordu: Billie’nin kuzeni Alton Harvey keşfedecekti. Elbette Billie’nin ailesindeki herkes başına ne geldiğini öğrenmekte kararlıydı ama yıllar süren ve görünürde bir sonuca ulaşamayan araştırmalar sonucunda artık aramaları son bulmuştu.





Alton Harvey de kuzeninin başına geldiğini öğrenmeye Peggy kadar kararlıydı. Alton bunu, “sa-vaşa gidip geri dönmemesi, hiç haber alınmaması hiç doğru hissettirmiyor,” diyerek açıkladı. “Başına ne geldiğini öğrenmeliyiz,” diye de devam ediyor. İşte bu yüzden Alton Billie’nin askeri kayıtlarını talep etti ve bu da iyi bir adım oldu çünkü Billie Harris’in başına ne geldiğini nihayet öğrenmek için sıradaki adım bu oldu.





Harvey, Kara Kuvvetleri Bakanlığının dağınık ve gizli dosyalarına göz atarken Billie’nin başına gelen beklenmedik olayları keşfetti. Her şeye erişim kazandığında bunca yılın ardından akrabasının nerede olduğunu keşfetmeye kararlıydı. İlginç bir şekilde, araştırması sırasında Harvey kuzenini arayan tek kişinin kendisi olmadığını öğrendi. Aslında Billie hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışan birisi daha vardı: Harvey’in hiç tanımadığı yabancı, Fransız bir kadın.





Bu Fransız kadın meğer Harvey’in aradığı dosyaları istemişti ama büyük bir fark vardı: kadın bu dosyaları Harvey’in araştırmasından 6 ay önce talep etmişti. Fransız bir kadının neden kuzeni hakkında bilgi edinmek istediğinden emin olamayan Harvey, Billie’nin başına neler geldiğini öğrenmek için daha da meraklanmıştı. Yıllardır süren gizemin ardından nihayet gerçek ortaya çıkmıştı, Harvey gerçeğe kavuşmuştu.





Dosyalara göre Teğmen Billie Harris aslında İngiltere’ye atanmıştı. Sa-vaşta görevi bir P-51 uçağını kullanmak, müttefiklerin bombardıman uçaklarına destek olmak ve her gün Manş Denizini aşmaktı. Örnek olarak gösterilen iş etiği, mükemmel takım çalışması kabiliyeti ve kusursuz profesyonel yetenekleri sayesinde Billie’ye Üstün Uçuş Madalyası ve 11 meşe dalı rozetinden oluşan iki Uçuş Madalyası daha verilmişti. Billie nadir görülen seçkin pilotlardan ve vatanseverlerdendi ama bu kadarla sınırlı da değildi.





Neredeyse 100 görev tamamlayan Billie, Temmuz 1944’te eve dönmeye hak kazanmıştı. Canı kadar sevdiği Peggy’yi yeniden görebilme düşüncesinden bu sefer sevinçten havalara uçan Billie, sadık eşine heyecan dolu bir mektup yazdı, ona onu çok özlediğini ve yakında eve döneceğini anlattı. Ne yazık ki kader Billie’nin geleceği için başka planlar yapmıştı ve bu yüzden de atandığı gemiyle geri dönmek yerine Billie’nin eve dönüş yolculuğunun biraz daha gecikeceğini söylemişlerdi.





Billie kenara çekilip onun binip eve dönmesi gereken gemiye çok fazla yaralı birlik olduğu için başkalarının binmesini seyretmek zorunda kaldı. Zavallı Billie’ye yer kalmamıştı ve işin kötüsü, ABD’ye giden sonraki gemiye daha haftalar vardı. Sanki çektiği çileler yetmemiş gibi, gemideki kapasitenin az olması yüzünden Billie gemiye binemiyordu. İşte çiftimizin hayatını değiştiren de bu karar oldu.

Eve dönecek sonraki gemi gelene kadar yapacak pek bir şeyi olmadığı için, Billie ordu için görevlerine devam etti. Billie’nin katıldığı son uçuş görevi, yaşadığı son anlardı da. Ne yazık ki Fransa’nın kuzeyindeki Les Ventes kasabasının üzerindeyken Billie’nin uçağı vuruldu. Uçağı hızla düşerken Billie’nin vermesi gereken hayati bir karar vardı. Karar vermek için sadece birkaç dakikası olan Billie, imkansızı seçti.





Uçağı vurulmuştu. Billie’nin yıllarca gördüğü eğitim sayesinde, neler olacağını fazlasıyla tahmin edebiliyordu. Seçeneklerini ışık hızında tartan Billie, yapması gereken bir seçim olduğunu fark etti: ya koltuğunu fırlatarak uçağı terk edip kendi hayatını kurtaracak ya da hızla düşen uçakta kalıp uçağı aşağıdaki Fransız kasaba halkından uzaklara saptırıp kaçınılmaz bir şekilde düşüp ö-lecekti. Çok zor bir karardı, bazı insanlar için neredeyse imkansızdı… Ama Billie için değil.





Elbette Billie uçağı yakınlardaki bir ormana düşürtmeyi seçti, kasabadan yeterince uzakta olduğu için de kimseye zarar vermeyecekti. Daha sonra öğrendiler ki, Billie’nin dosyalarını talep eden Fransız kadın da Billie’nin ö-ldüğü gün kurtardığı kasabadanmış. O kadının ismi Valerie Queasnal. Araştırma yapmasının sebebiyse Les Ventes’in kurtuluşunun 60. yıl dönümünün yaklaşıyor olmasıymış.





Billie bu korkunç uçak kazasında hayatını kaybettiği için Les Ventes kasabası onun anısını yaşatmaya karar vermiş, o günden beri de bunu yapmaktalar. Ne var ki kasabanın halkı kahramanları hakkında pek bilgi sahibi değildi, o yüzden kendini feda eden pilotun Kanadalı olduğunu varsaydılar. Onu kendi mezarlıklarına gömüp pek çok kez andılar ama kim olduğunu bilmiyorlardı.





Billie’nin İngiliz mi, Kanadalı mı, yoksa Amerikalı mı olduğu fark etmiyordu… Yaptığı şey onun bir kahraman olduğunu gösteriyordu. Billie çok genç bir yaşta kendi yaşamından ve kurduğu gelecek hayallerinden kendi isteğiyle fedakarlık etti, hem de hiç tanımadığı yabancılar için. Billie hizmetleri sırasında gönüllü olanlar arasında ilk sıralardaydı, daima diğer insanların ihtiyaçlarına ve rahatına kendi ihtiyaçları ve rahatından çok önem verirdi ama bu onun için bile olağanüstü bir karar olmuştu.





Peggy kocasının ö-lü bedeninin yattığı yeri öğrendiğinde hemen harekete geçti ve ona yakın olabilmek için yanına getirtti. Billie’nin naaşı Normandiya Amerikan Mezarlığı ve Anıtı’nda bir mezara gömüldü. Olağanüstü fedakarlığı ve cesareti pek çok canı kurtardı ve işte bu yüzden de hâlâ Fransa’daki Les Ventes kasabasında ondan bahsedilir. CBS News’in anlattığına göre Billie’nin mezarı, “tüm Normandiya’daki en çok çiçek bırakılan mezar”.





Harvey öğrendi ki Almanlar kasabada değilken kasaba halkı gizlice gidip Billie için bir cenaze düzenlemiş ve onu mezarlıklarına gömmüş. Bunca yıl geçmiş olmasına rağmen Billie’nin fedakarlığı unutulmadı. CBS News’in haberine göre kasaba halkı “Billie D. HARRIS Yolu” ismindeki caddede yılda üç kez yürüyüş düzenliyormuş. Peggy kocasının kaderini yıllarca öğrenememiş olsa da, Les Ventes kasabası hayatını kaybeden kahraman askeri anmaya devam etmiş.

Sonraki Haber

İzmir Karaburun’da korkutan deprem

İzmir Karaburun’da korkutan deprem İzmir’in Karaburun ilçesinde deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları …